Türkiye’nin durmayan kan kaybı: Beyin Göçü
Son aylarda göç konusu gündemimizde önemli bir yer tutuyor. Ben de meslek hayatım boyunca göç konusuyla yakından ilgilendim. Ama son yıllarda Suriyeli ve Afgan göçmenlerden
Son aylarda göç konusu gündemimizde önemli bir yer tutuyor. Ben de meslek hayatım boyunca göç konusuyla yakından ilgilendim. Ama son yıllarda Suriyeli ve Afgan göçmenlerden
İktidara geldiği yıldan bu yana AK Parti yönetimi New York’taki BM Genel Kurul toplantılarına katılmaya özel bir önem veriyor. Parlamenter sistemdeyken dönüşümlü olarak, bir yıl
Birleşmiş Milletler (BM)’in 76. Genel Kurulu toplantıları 14-23 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Türkiye toplantılarda Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında bir heyetle temsil edilecek (19-22 Eylül arası). Kovid
İç ve dış siyasi gündemimiz o denli hareketli ki, birkaç ay önce yaşadıklarımız bile hızla unutulmaya yüz tutuyor. Oysa son bir yıl içinde Türkiye-AB ilişkilerinde
Son zamanlarda gündemimizde yer alan bu yazının başlığındaki konular aslında ilk bakışta birbiriyle ilişkisiz görünebilir. Ancak dış ve güvenlik politikalarımızın okunmasında bunları birlikte değerlendirmekte yarar
Taliban, 6 Ağustos’ta yıllar sonra ilk kez bir vilayetin merkezini, Nimruz ilinin yönetim merkezi Zaranc’ı ele geçirdi; ardından Afganistan’ın 32 il merkezine yıldırım hızıyla girdi,
Düzensiz ve toplu insan göçü bugün dünyanın en tartışmalı ve önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Önceki yüzyıllarda büyük savaşların zorladığı toplu yer değiştirmeleri artık
BM Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin Afganistan konusunda 1526 (2004), 1988 (2011) ve 2557 (2020) sayılı kararları uyarınca çalışmalar yürüten “Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Ekibi”nin hazırladığı S/2021/486
“Arap Baharı”nın “Yasemin Devrimi” adıyla Ocak 2011’de başladığı ilk ülke olan Tunus’ta Devlet Başkanı Kays Said 25 Temmuz 2021’de Tunus Anayasası’nın 80. maddesine dayanarak “parlamentonun
Geçtiğimiz haftalarda iki ayrı yazıyla Afganistan’daki durumu ve gelişmelerin Türkiye’ye muhtemel etkilerini yorumlamıştım. Bu yazımda, güncel gelişmeler ışığında, Türkiye’nin Afganistan’da üstlenmeye talip olduğu ‘görev’i çeşitli
Şu sıralar dış politikada daha çok Barış Harekâtı’nın yıldönümü vesilesiyle Kıbrıs’a ve Kabil havalimanının korunmasında üstleneceğimiz muhtemel görevden dolayı Afganistan’daki gelişmelere odaklandığımızdan Doğu Akdeniz’de şekillenmeye
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl hazırladığı küresel “İnsan Ticareti Raporu”nun (“Trafficking in Persons Reported-TiPR”-TiP) sonuncusu geçen hafta yayınlandı. 1 Nisan 2020 – 31 Mart 2021 dönemine
Geçtiğimiz hafta Antalya’da Diplomasi Forumu düzenlendi. Mesleğim gereği Forum’u uzaktan da olsa izlemeye çalıştım. Aslında normal zamanlarda çok ses getirebilecek bu uluslararası etkinlik yalnız dünyada
Benim üniversite yıllarımda “uzaktan eğitim/öğretim” kavramı henüz bilinmiyordu. Derslerimize girer, hocalarımızı dinler, notlarımızı alır ve sınavlara hazırlanırdık. Bu nedenle yüksek öğrenimde hocaların ders anlatma yetenekleri
ABD Başkanı Biden’ın bir hafta süren ilk ülke dışı seyahati dünyada ve Türkiye’de ilgiyle izlendi. Kapsamı ve içeriği hakkında çok sayıda yorum yapılan bu seyahat
ABD’yle ilişkilerimizdeki önemli konu başlıklarında son dönemde bir türlü ilerleme sağlayamıyoruz. Önceki ABD yönetimlerinden farklı olarak Biden Yönetimi Türkiye’yle ilişkilerin geliştirilmesi konusunda güçlü mesajlar vermekten
Ülke ekonomisini değerlendirirken işiniz göreli şekilde kolaydır. Seçilmiş istatistikleri maksatlı şekilde öne çıkarmaz ve doğrulanmış veriyi kullanırsanız, az çok yanılma payıyla geleceğe ilişkin somut ve
İsrail, 10 Mayıs’ta başlattığı Gazze saldırılarını ABD, Mısır ve İsrail arasında varılan ateşkes anlaşması çerçevesinde 22 Mayıs günü sabaha karşı 02.00 itibariyle durdurdu. Geçen süre
Eski zamanlarda televizyon yoktu; radyoda “arkası yarın” programı ailece bizi radyo başına çekerdi. Akşamları haber öncesinde sürükleyici bir oyunu dinlerdik. Oyunun en heyecanlı noktasında ise
Dışişleri’ne girdiğim dönemde iki yıl süreyle Orta Doğu Dairesinde görev yaptım. 1979’daki İsrail-Mısır barışından sonra güneyde Sina’dan askerlerini çeken İsrail, bu defa kuzey sınırına yakın yerleşim birimlerini saldırılardan koruma gerekçesiyle Lübnan’ın güneyini işgale başlamıştı.